top of page
  • Black TripAdvisor Icon
  • Black Facebook Icon
  • Black Instagram Icon

Cami ve Türbeler

CamiveTurbeler_1.jpg
CamiveTurbeler_2.jpg

AÄžAÇ AYAK CAMİİ:

AkbaÅŸ mahallesi, Ulucanlar caddesi üzerinde yer alan camii 1117 H. (1705-1706) yılında yapılmıştır. Meyilli bir arazi üzerinde boyuna dikdörtgen planda ve kerpiç duvarlı camii'nin duvarları üzerinde mukavemeti artırmak gayesi ile bol miktarda aÄŸaç hatıl ve direklerin kullanılmış olmasından dolayı AÄŸaç Ayak Camii adını almıştır. Kırma çatılı ve ahÅŸap tavanlı camii'nin tavanı güzel bir görünüÅŸ arzetmesine ve eski ahÅŸap iÅŸçiliÄŸi yansıtmasına raÄŸmen muhakkak ki orijinal deÄŸildir. Sadece kuzey cephe tuÄŸladan yapılmış ve aÄŸaç hatıllarla takviye edilmiÅŸtir. GiriÅŸ kapısı üzerinde ve yanlarındaki pencereler üzerinde tuÄŸladan sivri kemerli alınlıklar bulunmakta, kuzey cephede mahfile açılan pencerelerin içleri kapatılmış ve küçük tezyini birer niÅŸ ÅŸeklini almıştır. Kuzeybatı köÅŸede bulunan aÄŸaçlar pahlıdır. Minare ahÅŸap ve yüksekliÄŸi azdır. Bazı kısımlarda, bilhassa mahfilin alt tavanındaki iÅŸçilik ve malzeme tavanla ayrılık göstermektedir. Düz tahtalar üzeri ince çıtalarla kare bölümlere ayrılmış olan tavanda çıtaların kesiÅŸtiÄŸi yerlere baklava halinde ufak tahta plakalar konmuÅŸtur. Orta kısımda 6 kenarlı bir göbek tavan yüzeyinden çıkıntı teÅŸkil edecek ÅŸekilde yapılmış ve etrafı aşı boyalı nakışlarla süslenmiÅŸ, kenar pervazları ile çevrilmiÅŸtir. Orta göbeÄŸin içi ise birbirine geçmiÅŸ daireler ve bu daireler ortasında ışınlı yıldızlarla tezyin edilmiÅŸtir. Kuzey taraftaki mahfili iki ahÅŸap direk taşımakta olup, mahfilin orta kısmı yanlara göre balkon ÅŸeklinde ileri doÄŸru çıkıntı teÅŸkil etmektedir. Kenarları aşı boyalı nakışlarla tezyin edilmiÅŸ mahfilin nakışları tavan nakışlarından daha eski olduÄŸunu gösterir. Kıble duvarı ortasındaki alçı mihrabı mücesemdir. Tavan hizasına kadar yükselen mihrap en üstte bir sıra palmetle nihayetlenir. Mihrap niÅŸi 5 kenarlı ve köÅŸelerde 2 sütunçe ile süslenir. NiÅŸ üzeri mukarnaslarla ve niÅŸin iç yüzeyi alçak kabartma ve geometrik geçme motiflerle köÅŸe dolgularıda aynı ÅŸekilde motiflerle süslenmiÅŸtir. Mihrap niÅŸinin etrafını 3 bordür çevreler. Dışta ve içte Kelime-i Tevhit yazılı, iki bordür arasında birbirine geçmiÅŸ ovallerle süslü ikinci bir bordür bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde üst üste 3 kitabe bulunur ki,bunlardan ortadaki iki parçalıdır. AhÅŸap minberin merdiveni altındaki üçgen pano geçmeler halinde yapılmıştır. Bütün yüzey hatayi, rumi ve kıvrık dallarla bezenmiÅŸ nakışlarla kırmızı, siyah, sarı renkler kullanılmıştır.

AHİ YAKUP CAMİİ:

GiriÅŸ kapısı üzerinde yer alan yazıta göre, 1391 yılında Ahi Yakup tarafından yaptırılmıştır. Bentderesi Mahallesi'ndedir. Son derece sade bir yapı olan mescidin son cemaat yerine bir merdivenle çıkılır. Mihrabı alçıdandır ve üzerinde Kelime-i Tevhid yazılıdır.

ALAADDİN CAMİİ:

Ankara Kalesi içinde, 1178 yılında Selçuklu Sultanı 2. Kılıç Arslan'ın oÄŸlu Muhittin Mesut Åžah tarafından yaptırılmış. Ankara'nın en eski camilerinden biri olan yapının kıble duvarı iç kaledeki Zindan Kapı'ya bitiÅŸik. Caminin kuzeye bakan ön cephesi, Roma yapısının üzerine kurulu olan ahÅŸap bir çatıyla örtülü. Ceviz aÄŸacından oyularak yapılan minberi ise Selçuklu aÄŸaç iÅŸlemecili-ÄŸinin en güzel örneklerinden biri sayılıyor. Caminin mihrabı ve Hazneli Çesmesi ise 19. yüzyıla tarihleniyor.

AHİ ELVAN CAMİİ:

İç kaleye çıkarken, yol üzerindedir. Plan bakımından Aslanhanenin küçüÄŸüdür. 14. yy'dan kalma Ahi devri eseridir. Ankara'da bulunan ahÅŸap eserlerin en güzel örneÄŸidir. Koyun pazarı semti Ahi Elvan Mahallesi pirinç sokakta bulunan eser Selçuklulardan sonra Ahiler veya Osmanlıların ilk devirlerinde yapılmıştır. Hacı Nizamettin oÄŸlu Elvan Mehmet Bey tarafından yaptırılmış olduÄŸu bilinen eserin, Elvan Mehmet Beyin yaÅŸadığı 732-792 (1331-1389) tarihleri arasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Daha sonra 1413 yılında Çelebi Mehmet'in emri ile tamir ettirlmiÅŸ olan eser, vakfiyesinde daha öncede ahi Yakup tarafından 794 H. (1392) ' de tamir ettirildiÄŸi de kaydedilmektedir. Selçuklu camilerinin bir çoÄŸunda görülen, ahÅŸap destek sistemli ve ahÅŸap tavanlı camilerden olan Ahi Elvan Camii'nin planı muntazam bir dikdörtgendir. Aslanhane Camii'indeki gibi dikdörtgen planı içerde dört sıra sütün dizisi ile beÅŸ nef teÅŸkil etmesi gerekirken doÄŸu cephede duvarlar bir nef büyüklüÄŸünde içeri alınmak suretiyle caminin eni bir nef daraltılmış ve dört nef haline getirilmiÅŸtir. Arslanhane camii'ine göre daha sade olan beden duvarları temel hizasından itibaren kerpiç malzemeden yapılmıştır. Dış duvarlar üzerinde örtü sistemi Arslanhane camii'nin aynıdır. Yüksek aÄŸaç direkler her üç sırada da dörder adet olup üzerlerinde uçları kavisli yastıklar ve bunların üzerinde boydan boya uzanan aÄŸaç kiriÅŸler bulunmaktadır. Ahi Elvan Camii'nde de Aslanhane Camii'nde olduÄŸu gibi orta nef yan neflere uçalrı kavisli traversler iki kademe halindedir. Kuzey kısımda ikinci direklere kadar uzanan ahÅŸap kadınlar mahfili yer almaktadır. Kıble duvarı ortasında bulunan mihrabı tamamen alçıdan yapılmış olup, mihrap niÅŸi altı kenarlı ve üst kısmı mukarnaslıdır. Geometrik geçmeler ve arabesklerle süslü olan niÅŸ köÅŸe dolguları üzerinde dikdörtgen panoda gayet ince yazılmış Ayet-el Kürsi kitabe bulunmaktadır. Dıştan üç kenarı dolaÅŸan bordürlerde Kelime-i Tevhit yazılmıştır. Mihrabın üst kısmı bir sıra palmet dizisi ile nihayetlenmektedir. Camii'nin en güzel kısımlarından bir diÄŸeri de minberidir. Sultan Alaaddin Camii ve Arslanhane Camii minberi ile ahÅŸap iÅŸçiliÄŸi ve ÅŸekil bakımından büyük benzerlik göstermektedir. Merdiven altının yan panolarında, geçmeler halinde iÅŸlenmiÅŸ altıgen, yıldız, üçgen ÅŸeklindeki küçük parçaların içleri oyma tekniÄŸinde arabesklerle süslenmiÅŸtir. Minber kapısı üzerinde üst üste iki kitabe bulunmaktadır. Kitabede minberin 819 H.tarihinde Çelebi Sultan Mehmet zamanında Harputlu Beyazıt oÄŸlu Mehmet tarafından yapılmış olduÄŸu kaydedilmiÅŸtir. Böylece Camii'nin bu tarihten daha önceye ait olduÄŸu 732-762 H.(1331-1366) tarihinde yapılmış olduÄŸu fakat 1413 yılında Çelebi mehmet'in emri ile tamir ettirildiÄŸi kabul edilmiÅŸtir.

ASLANHANE CAMİİ & AHİ ŞERAFETTİN CAMİİ:

Evvelce etrafında arslan heykelciklerinin bulunmasından dolayı "Arslanhane" ismini almış olan Ahi Åžerafettin Camii, Ahi Åžerafettin Mahallesinde Atpazarı YokuÅŸu üzerinde bulunmaktadır. Selçukluların son devrinde Ankara'da kurulmuÅŸ olan Ahiler Devrine ait olan eser, Ahi Hüsameddin tarafından 889 H. (1290) tarihinde yaptırılmıştır. Büyük bir dikdörtgen teÅŸkil eden camii'nin iç mekanını, kıble duvarına dikey dört ahÅŸap sütun dizisi ile beÅŸ nef meydana getirmektedir. Orta nef üzerinde bulunan mihrap, cami'nin boyuna uzanan simetri aksının tam üzerinde yer almaktadır. Orta nef yan neflere göre daha geniÅŸ ve tavan yüksekliÄŸide biraz daha fazladır. Moloz taÅŸlar arasında bol miktarda kullanılmış olan spoli kesme taÅŸlardan yapılmış olan beden duvarlarının teÅŸkil ettiÄŸi mekanın üzeri kiremitli kaplı bir çatı örtmektedir.Camii'nin esas giriÅŸi kuzey cephede bulunmakta ise de,bu giriÅŸ sadece iç mekanın kuzey tarafına yapılmış olan ahÅŸap kadınlar mahfiline, doÄŸu batı cephelerde bulunan kapılar ise camii'nin ibadet mekanına açılmaktadır. Fakat yanındaki minareye bitiÅŸik olarak yapılmış olan kuzey kapı, tam bir taç kapı hüviyetini taşımaktadır. Orta aksa göre biraz doÄŸu kenara doÄŸru kaydırılmış olan kuzey kapı tamamen kesme taÅŸtan yapılmıştır. Beden duvarlarından çıkıntı teÅŸkil eden portal camii'nin beden duvarları ile tezat teÅŸkil eder. Üzeri zengin mukarnaslarla nihayetlenen portal niÅŸinin iki kenarında yan duvarlara estetik bir hareket ve güzellik saÄŸlayan niÅŸler bulunmaktadır.Kuzeydeki portal bitiÅŸik olarak yapılmış bulunan kare kaideliminarenin alt kısmında gene Roma ve Bizans menÅŸeli spoli taÅŸlar kullanılmıştır. Camii duvarlarında olduÄŸu gibi minare kaidesinde de taÅŸlar arası derz yapılmıştır. Oldukça yüksek olan kaideden gövdeye geçiÅŸi saÄŸlayan kürsüde kareden silindirik gövdeye yedi sekiz tabir edilen üçgen satıhlarla geçilmektedir. Selçuklu minarelerinin genel karekteristiÄŸini yansıtan minarenin, kürsü üzerindeki üst kaidesinin 8 kenarından her biri önce dikdörtgen panolar içinde kemerli niÅŸler, sonrada birbirini takiben sivri kemrli niÅŸlerle teÅŸkilatlanmıştır. Dikdörtgen niÅŸlerin her birinin üzerleri yer yer konulmuÅŸ gök mavisi, lacivert çinilerle süslenmiÅŸtir. Daha yukarıda sade bir bordür bütün kenarları dolaÅŸmakta ve bir sıra firuze renkli sırlı tuÄŸla ile nihayetlenmektedir. Minare gövdesinin alt kısımlarında gene sırlı tuÄŸladan bir kuÅŸak gövdeyi sarar. Åžerefe altı alışılagelmiÅŸ ÅŸekilden baÅŸka oluÅŸu ilk bakışta dikkati çekmektedir. Kalın silindirik gövde dışarı doÄŸru hafifçe geniÅŸleyerek, küçük köÅŸeler meydana getirmekte ve sekizgen hale gelmektedir. Åžerefe korkulukları altında bu geniÅŸleme biraz daha artmaktadır. TuÄŸla korkulukları takiben devam eden petek daha ince ve silindirik olup konik bir külahla nihayetlenmektedir.Camii'nin doÄŸu kapısı sonradan yapılan ilave kısımla eski halini kaybetmiÅŸ ise de, eski izlerden bir revağın bulunduÄŸu anlaşılmaktadır. batı kapısı ise, daha küçük olmakla beraber sivri kemerli ve taÅŸ sövelidir. Kemer alınlığında bulunan büyük üçgen panonun içi daha küçük üçgenlerle ayrılmakta ve içlerinde mavi çini, kemer alınlığını süslemektedir.Gene kalıntılarından kapının biraz daha yukarı doÄŸru yükseldiÄŸi anlaşılmaktadır. Dış duvarların mütevazi görünüÅŸü yanında iç mekan Selçuklu camilerinin en güzellerinden birini teÅŸkil etmektedir. Mekan kıbleye dikey dört sıra ahÅŸap direk dizisi ile beÅŸ nefe ayrılmaktadır ki, her nefte altışar tane olmak üzere 24 adet yekpare direk üst örtüyü taşır, bütün direklerin üzerindeki mermer baÅŸlıklar, eski binalardan getirilerek kullanılmıştır. BaÅŸlıklar üzerinde uçları kavisli aÄŸaç yastıklar ve bunların kalın dört köÅŸeli aÄŸaç kiriÅŸler üzerinde yukarı doÄŸru üç kademe halinde, geniÅŸleyen uçları kavisli traversler, orta nef tavanını yanlara göre daha da yükseltmektedir. Bütün tavan boyunca uzanan kiriÅŸlerin üzerinde 30cm. aralıklarla konmuÅŸ yuvarlak aÄŸaçlar ve bunları üzerini tahtalar kaplamaktadır. Tahta yüzeylerin üzerleri ise aşı boyalı ince çıtalarla dekore edilmiÅŸtir.Camii'nin içinde bütün kuzey kısmı ikinci direÄŸe kadar kaplayan kadınlar mahfili mekanı ikinci kat halinde ayırmaktadır. Kıble duvarı ortasında bulunan mozaik çinili muhteÅŸem alçı mihrap Ankara Camilerinin olduÄŸu kadar memleketimizde bulunan bu tür mihraplarında en güzellerinden birini teÅŸkil etmektedir. Tavan hizasına kadar yükselen ve beden duvarlarından çıkıntı teÅŸkil eden mihrap bütünüyle büyük bir pano meydana getirmektedir. Ankara'da bulunan bütün camii ve mescitlerin mihrabı genellikle kompozisyon olarak birbirine benzemekle beraber, gerek teknik ve gerekse iÅŸçilik bakımından en mükemmel olanı muhakkakki Arslanhane Camii'nin mihrabıdır.En dışta 5 cm. geniÅŸliÄŸindeki ince bir bordürü takiben, kavisli olarak içeri doÄŸru kıvrılan dekorsuz bir satıh ve 18 cm. geniÅŸliÄŸindeki ikinci bordür, üç kenarda mihrabı sarar. Her iki bordürde tamamen alçıdan yapılmış ve dış bordürlerden ikincisi, birbirine geçmiÅŸ iki sıra rumi ve kıvrık dallarla süslenmiÅŸtir. Daha içerde ince çubuklar halinde kesilerek mozaik çini çini tekniÄŸinde iÅŸlenmiÅŸ 25cm. geniÅŸlikteki mavi renkli çinilerden geometrik geçmeli üçüncü bordur bulunur. Mavi çubukların meydana getirdiÄŸi esas motiflerin ortalarında beÅŸgen ÅŸekilde kesilmiÅŸ lacivert çiniler konmuÅŸtur. Üçüncü bordürü takiben içeri doÄŸru daha da daralmış olan olan dördüncü bordür alçıdan yapılmış olup bitki motiflerinin süslediÄŸi zemin içinde, kitabeler yazılmıştır. BeÅŸinci bordür gene mavi renkli çinilerden geçmeler halinde iÅŸlenmiÅŸtir.Dikdörtgen olan mihrap niÅŸinin içi ve üzeri mozaik tekniÄŸinde çinilerle kaplanmıştır. Mihrap niÅŸinin üzeri mukarnaslıdır. NiÅŸin iki köÅŸesinde ajurlu olarak alçıdan yapılmış iki sütunçe bulunmaktadır ki, sütunçelerin üzerinde saksı ÅŸeklinde çan baÅŸlıklar bulunur. Çan baÅŸlıklarında üzerinde niÅŸin üç kenarını lacivert ve mavi çinilerden bir kitabe ÅŸeridi dolaÅŸmaktadır. Mihrap niÅŸinin köÅŸe dolguları beÅŸinci bordüre kadar büyük bir pano meydana getirmekte ve niÅŸin bittiÄŸi kısımda baÅŸka bir bordür tarafından kesilerek üstte dikdörtgen bir pano teÅŸkil etmektedir. Kıvrık dal ve yaprakların doldurduÄŸu niÅŸ köÅŸe dolgularının üzerindeki dikdörtgen panonun zemini alçı içine gömülmüÅŸ lacivert çinilerden altıgenler ve yıldız ÅŸeklinde alçı motiflerle süslüdür. Orta zeminden önce tatlı önce tatlı bir meyille kabarık ve hafif bombe kabara ÅŸeklinde pano yer almaktadır. Kenarları gene mozaik tekniÄŸinde çinilerden zikzaklı, bombeli kısmıda yaprak ve kıvrık dallarla ajurlu kabartma olarak iÅŸlenmiÅŸ olan kabara, mihrabın güzelliÄŸini bir kat daha artırmaktadır. Bütün iç mimarisi ve muhteÅŸem mihrabı, camii'nin ahÅŸap minberi aÄŸaç oymacılığı bakımından Ankara camileri içindeki en güzel üç minberden bir tanesidir. İç kaledeki Alaaddin Camii minberi ve Ahi Elvan Camii minberi ile çok yakın benzerliÄŸi bulunan Arslanhane Camii minberinin bir de kitabesi bulunması büyük önem taşımaktadır. Geometrik geçmeler halinde yapılmış minberde kıvrık dal ve yaprak motifleri oyularak bütün yüzey süslenmiÅŸtir. Yıldız, üçgen, beÅŸgen ve sekizgen ÅŸekillerde yapılmış küçük geçmeler, merdiven altında büyük bir üçgen pano meydana getirmektedir. Gerek merdiven ve gerek hutbe mahallinin altı iki sıralı bordürlerle panolara ayrılmaktadır. Minberin en altındaki bir sıra kemerin iç yüzeyi arabesklerle süslenmiÅŸtir. GiriÅŸ kapısı çok küçük ve dilimli kemerlidir. KöÅŸelerde içleri balık pulu motifleri ile süslü iki sütunçe bulunmaktadır. Rumi ve palmetlerle süslü kemer köÅŸe dolguları üzerinde, üst üste iki kitabesi bulunmaktadır ki, burada minberin Ebu Bekir oÄŸlu Mehmet tarafından 689 H.(1290) da yapılmış olduÄŸu yazılmıştır. Hutbe altında sivri nal kemerli küçük bir kapı bulunmaktadır ki bu kısım minber altında dolap olarak kullanılmaktadır.

HACI BAYRAM CAMİİ:

Hacı Bayram Camii; Hacı Bayram-ı Veli adına 1427 yılında yaptırılmıştır. Mimarı Mehmet Bin Ebubekir Hamdani'dir. İlk tamiratı 16.yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Daha sonra 1714'de Sultan III.Ahmet devrinde Hacı Bayram-ı Veli'nin torunlarından Mehmet Baha Efendi tarafından tamir ettirildiÄŸi, kıble tarafından pencerelerin üstündeki iki kitabeden anlaşılmaktadır. Cami tamamen tuÄŸla ile yapılmıştır. Süs mahiyetinde aralarına yeÅŸil tuÄŸlalar kullanılmıştır. Ayrıca Vakıflar Genel MüdürlüÄŸü tarafından 1940 yılında geniÅŸ kapsamlı bir tamirat yaptırılmıştır. Tamirat projesini Mimar Alaaddin bey hazırlamıştır. Ankara'nın baÅŸkent oluÅŸu ve hızlı nüfus artışı dolayısıyla 1970'li yıllarda caminin tevsii zarureti doÄŸmuÅŸ olduÄŸundan Eyüp Sabri Canbolat baÅŸkanlığındaki Hacı Bayram Camii'ne Yardım DerneÄŸi'nce üç katlı yeni bölüm ilave edilerek caminin cemaat kapasitesi artırılmıştır. Cami dört köÅŸeli ve kiremit damlıdır. İki ÅŸerefeli minaresi vardır. Minare taÅŸ kaideli, silindiri tuÄŸla gövdelidir. Caminin ibadet kısmı alt pencere sıralarına kadar mavi-beyaz Kütahya çinileriyle kaplıdır. 17.yüzyılın ünlü nakkaÅŸlarından NakkaÅŸ Mustafa, dikdörtgen ÅŸeklindeki ibadet mahallinin süslemesini yapmıştır. Caminin kuzeyden aÅŸağıya olan giriÅŸ yerinde 3 küçük çile odası (Çilehane) bulunmaktadır. Bu odalar Hacı Bayram-ı Veli, EÅŸref oÄŸlu Rumi ve AkÅŸemseddin'e aittir. Son cemaat yerinin güneye bakan çıkıntı duvarında sülüsle yazılmıi Kelime-i Tevhid mevcuttur. İç mekan ahÅŸap tavan ile örtülüdür. Tavanın ortasında altıgen biçimli büyük bir rozet bulunmakta ve etrafı altı sıra çiçekli bordürle çevrelenmektedir. Aynı rozet daha küçük olarak kadınlar mahfilinin batısındaki ek mekan tavanın ortasında dikdörtgen panoda da yer almaktadır. İç mekan tavanındaki pervazlarda çiçek desenleri bulunmaktadır. Kadınlar mahfilinde de aynı pervazlar kullanılmıştır. Alt pencereler dikdörtgen biçiminde ve demir parmaklıdır. Dışı sivri kemerli niÅŸlerle kuÅŸatılmıştır. Üst pencereler sivri kemerli, alçı ÅŸebekeli ve vitraylıdır. Çerçeveleri kalem iÅŸi bitki desenleriyle bezenmiÅŸtir. Duvarlarındaki Kütahya çinileri pencere üstlerine kadar yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Nesih yazılı sureler ve ayetler mihrabın alınlığında yer almaktadır. Kelime-i Tevhid yazısını süsleme olarak mihrap bordürlerinde de görebiliriz. Boyalı mimber, kündekari tekniÄŸi ile yapılmıştır. Camdaki ahÅŸabın üzerindeki boyama nakışlar NakkaÅŸ Mustafa'ya aittir. Cami sol kıble köÅŸesinden Ogüst Tapınağı'na bitiÅŸiktir. Eskiden caminin sağında zaviye ve kısmen de mezarlık bulunmaktaydı. Bu mezarlığın önemli bir kısmı kaldırılmıştır ve Tacüddün Camii mezarlığına nakledilmiÅŸtir.

CENABİ AHMET CAMİİ:

Ulucanlar caddesi üzerinde yeni adıyla, Mimar Sinan meydanında yer alan eser klasik osmanlı Mimarisinin Ankara'da yegane temsilcisidir. Teskeret-ül-Ebniye de, Sinan tarafından yaptırılan eserler arasında ismi geçen camii, Ankara beylerbeyi Cenabi Ahmet PaÅŸa tarafından 937 H.(1565) yılında yaptırılmıştır.Eserin üzerinde bulunan bir kitabede 1217 H.(1802-1887) yıllarında Ankara Valisi Abidin PaÅŸa ve Abdülcelil Zade Hidayet efendi tarafından onarılmış olduÄŸu yazılıdır. Klasik Osmanlı Mimarisinin tek kubbeli camilerinden olan Cenabi Ahmet PaÅŸa Camii'nin tamamı kesem taÅŸtan yapılmıştır. Plan ÅŸemasında ve mekan Konstrüksiyonunda Sinan'ın camii mimarisine ve bilhassa tek kubbeli camilere getirdiÄŸi bir takım yenilikleri gösterir. Meyilli bir arazi üzerinde yapılmış olan eserin Kıble cephesi kuzey cephe irtifatına göre daha fazladır. Kuzey cephedeki 4 mermer sütunlu ve 3 kubbeli son cemaat yeri zeminden yüksekte olup, 3 büyük sivri kemerlidir. Mermer sütunlar üzerindeki sütun baÅŸlıkları klasik Osmanlı sütun baÅŸlıklara halinde olup büyük sivri kemerler renkli taÅŸtan yapılarak camii'nin cephe görünüÅŸü zenginleÅŸtirilmiÅŸtir. Son cemaat yerinin orta kubbesi yanlardakilerden biraz daha geniÅŸ ve yüksektir. Sütunlar üzerindeki baÅŸlıklar, gergi demirleri ile birbirlerine baÄŸlanmışlar. Orta kubbe esas geniÅŸliÄŸinden biraz daha az olduÄŸundan kubbe eteÄŸinde kalan boÅŸluklar baklavalarla süslenmiÅŸtir. Yanlardaki küçük kubbelerin intikalleri ise pandantiflidir. Son cemaat yerinin orta bölümüne açılan cümle kapısı birbirine geçmiÅŸ geometrik ÅŸekillerle süslü taÅŸ bordürle çevirmekte ve bir sıra palmetle nihayetlenmektedir. Portal niÅŸinin iki yanını 5 kenarlı ve üzerleri mukarnaslı iki yan niÅŸ süsler. yay kemerli kapı üzerinde Camii'nin 973 H.tarihli kitabesi yer alır. Portal niÅŸinin üzeri zengin stalaktifli olup üstte sarkıt ÅŸeklinde 2 püskülle süslenmiÅŸtir. Kapının iki yanında son cemaat yerine açılan silmeli iki dikdörtgen pencere yer almaktadırki, bu pencerelerin üzerleri sivri kemer alınlıklı olup, pencereler arasına son cemaat yerinin mihrabiyeleri yerleÅŸtirilmiÅŸtir. İki kademe halinde yükselen kesme taÅŸtan yapılmış beden duvarları üzerinde pencereler sivri kemer alınlıklıdır. Kuzeybatı köÅŸedeki minare üst üste iki kademeli kaidesi ve kaideleri takiben renkli taÅŸtan üçgen satıhlara ayrılmış pabuç üzerinde yükselen minare gövdesi 16 kenarlı olarak yapılmıştır. Beden duvarlarının her iki kademesi de silmelerle nihayetlenmektedir. Duvarlar üzerinde biraz daha içerden devam kubbe kasnağı yukarı doÄŸru hafif oval ve silindire yakındır. Kasnak üzerindeki yarım kürevi kubbe ile birlikte kasnak tamamen kurÅŸunla kaplanmıştır. Beden duvarları üzerinde pencereler, doÄŸu ve batı cephelerde birinci sırada 5, kuzey ve güneyde 2' ÅŸerden 4 adettir. ikinci ve üçüncü sırada ise sivri kemerli ve içeri alçı ÅŸebekeli pencereler yer almaktadır. Kare yılanın üzerinde yükselen kalın taÅŸ duvarlardan içte, köÅŸelerdeki büyük tromplarla kasnaÄŸa geçilmekte olup, trompların içleri tepe noktasında birleÅŸen yivlerle donatılmıştır. Beden duvarları, trompları altında pahlı bir silem bütün kenarları dolaşır. Kasnak altında 8 küçük pandantiflerin üzerini çenber ÅŸeklinde ikinci bir silme çevirmektedir. Kubbe eteÄŸinde küçük bir galeri yer almakta, kubbenin uzantısı ÅŸeklinde görülen kubbe kasnağında içleri alçı ÅŸebekeli ve renkli camlı 16 penceresi bulunmaktadır. Kıble duvarı ortasında beden duvarlarından hafif çıkıntı teÅŸkil eden mihrabı çok sade ve beyaz mermerden yapılmıştır. 5 kenarlı mihrap niÅŸinin üzeri kademeli olarak daralmakta ve stalaktitlerle, niÅŸ köÅŸe dolguları iki küçük rozetle süslenmektedir. Mihrap niÅŸinin etrafı iki sıra sade bordürle çevrilmekte ve mihabın üst kenarında bir sıra palmet yer almaktadır. Mihrabın sağında gene beyaz mermerden yapılmış minber bulunmaktadırki mücessemliÄŸi yanında Sinan'ın bir çok eserinde görülen sadeliÄŸi ilk anda dikkati çekmektedir. Mutena bir sanat anlayışı içinde kenar profillerden baÅŸka hiç bir dekoratif unsur göstermeyen minberin merdiven altı üçgen panosunun alt kısmı, küçük dikdörtgenler içine alınmış, 4 tane kırık sivri kemerli açıklıklarla ayrı bir güzellik kazanmış ve yeknasak görünüÅŸ yok edilmiÅŸtir. Hutbe yeri altında iki açıklık bırakılmış olup bunlardan alttaki sivri kemerli ve geçit teÅŸkil etmekte üstteki ise kırık sivri kemerli ve tezyini mahiyettedir. Camii'nin kuzeybatı köÅŸesinde mermer sütunlu ve iki kat halinde teÅŸkil olunmuÅŸ müezzin mahfilinin ikinci katının kenar korkulukları ajurlu ve geometrik geçmeli olarak yapılmıştır. Kuzey duvarında cümle cümle karısının iç kısmı beden duvarlarından çıkıntı teÅŸkil etmekte olup kapının yay kemeri kırmızı beyaz taÅŸtan yapılmış ve üstte bir sıra palmet ile süslenmiÅŸtir. Camii'nin içi, alt sıra pencerelerin alınlıkları, ikinci sıra pencerelerin etrafı pandatifler ve kubbenin orta kısmı kalem iÅŸleri ile süslenmiÅŸtir. Kubbe ortasında, orta göbekten çıkan ışınsal kollu motifler kubbe eteÄŸini çeviren bordüre kadar kubbeyi adeta dilimlere ayırmaktadır. Kubbe eteÄŸinde ve kasnaktaki pencerelerin etrafında da bulunan kalem iÅŸlerinde, mercan kırmızısı, lacivert, turuncu, sarı ve pek az yeÅŸil renkler kullanılmıştır. Bu kalem iÅŸlerinden sadece kubbe ortasındakiler orijinal olup, diÄŸerleri sonraki tamirler esnasında yapılmıştır. Orta göbek üzerinde içiçe 5 bordür yer almakta olup, en ortada kırmızı bir zemin üzerine iÅŸlenmiÅŸ arabeskler bulunur. Bunu takiben, yanyana dizilmiÅŸ hatayilerden ikinci bir bordür ve en dışta örgülü dar bordür orta göbeÄŸi meydana getirmektedir. Orta göbeÄŸin etrafında uçları palmetli ışınlar birer pencere atlayarak pencere üzerlerine kadar uzanır. Örgülü küçük madalyonlar ve aralarındaki kartuÅŸların teÅŸkil ettiÄŸi ışınlar arası ikiÅŸer rozetle süslenmiÅŸtir. Camii'nin kıble yöndeki ikinci sıra pencereleri renkli camlı alçı ÅŸebekelerle kapatılmış olup, mihrabın tam üzerinde yuvarlak bir alçı pencere bulunmaktadır.

GECİK MESCİDİ:

Nazım Bey Mahallesi Ulucanlar Caddesinde bulunan 81 kapı numaralı eserin kitabesinde 847 H.(1443) yılında yapıldığı kaydedilmekte ise de kim tarrafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ulucanlar Caddesinin seviyesi alçaltılmış olduÄŸundan Mescit Cadde yanında teÅŸkil olunan bir platform üzerinde kalmaktadır. 9,70 x 6,60 m.ebadında, dıştan taÅŸ temeller üzerinde ahÅŸap hatıllı ve kerpiç duvarlı çok basit ve ufak bir yapıdır. Dış görünüÅŸ itibariyle hiç bir sanat deÄŸeri bulunmayan mescidin kıble duvarındaki alçı mihrabı tetkike deÄŸerdir. İki sıralı dikdörtgen pencerelerle aydınlanan mekanı örten ahÅŸap tavan da pek fazla deÄŸer taşımaz. Tavan hizasına kadar yükselen ve bir sıra palmet ile nihayetlenen alçı mihrabı beden duvarlarrından hafef çıkıntı teÅŸkil etmekte olup, niÅŸ yarım silindirik ve üzeri mukarnaslıdır. NiÅŸ üzerindeki kısımlar ise kabartma olarak geometrik motiflerle süslenmiÅŸ ve bütün etrafı Kelime-i Tevhit yazılı bir kitabe bordüsü ile çevrilmiÅŸtir. Kuzey kısımda sonradan ilave edilmiÅŸ kadınlar mahfilinin ortası ileri doÄŸru bir çıkma meydana getirir.

HACI ARAP CAMİİ:

​Hacı Bayram Camii; Hacı Bayram-ı Veli adına 1427 yılında yaptırılmıştır. Mimarı Mehmet Bin Ebubekir Hamdani'dir. İlk tamiratı 16.yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Daha sonra 1714'de Sultan III.Ahmet devrinde Hacı Bayram-ı Veli'nin torunlarından Mehmet Baha Efendi tarafından tamir ettirildiÄŸi, kıble tarafından pencerelerin üstündeki iki kitabeden anlaşılmaktadır. Cami tamamen tuÄŸla ile yapılmıştır. Süs mahiyetinde aralarına yeÅŸil tuÄŸlalar kullanılmıştır. Ayrıca Vakıflar Genel MüdürlüÄŸü tarafından 1940 yılında geniÅŸ kapsamlı bir tamirat yaptırılmıştır. Tamirat projesini Mimar Alaaddin bey hazırlamıştır. Ankara'nın baÅŸkent oluÅŸu ve hızlı nüfus artışı dolayısıyla 1970'li yıllarda caminin tevsii zarureti doÄŸmuÅŸ olduÄŸundan Eyüp Sabri Canbolat baÅŸkanlığındaki Hacı Bayram Camii'ne Yardım DerneÄŸi'nce üç katlı yeni bölüm ilave edilerek caminin cemaat kapasitesi artırılmıştır. Cami dört köÅŸeli ve kiremit damlıdır. İki ÅŸerefeli minaresi vardır. Minare taÅŸ kaideli, silindiri tuÄŸla gövdelidir. Caminin ibadet kısmı alt pencere sıralarına kadar mavi-beyaz Kütahya çinileriyle kaplıdır. 17.yüzyılın ünlü nakkaÅŸlarından NakkaÅŸ Mustafa, dikdörtgen ÅŸeklindeki ibadet mahallinin süslemesini yapmıştır. Caminin kuzeyden aÅŸağıya olan giriÅŸ yerinde 3 küçük çile odası (Çilehane) bulunmaktadır. Bu odalar Hacı Bayram-ı Veli, EÅŸref oÄŸlu Rumi ve AkÅŸemseddin'e aittir. Son cemaat yerinin güneye bakan çıkıntı duvarında sülüsle yazılmıi Kelime-i Tevhid mevcuttur. İç mekan ahÅŸap tavan ile örtülüdür. Tavanın ortasında altıgen biçimli büyük bir rozet bulunmakta ve etrafı altı sıra çiçekli bordürle çevrelenmektedir. Aynı rozet daha küçük olarak kadınlar mahfilinin batısındaki ek mekan tavanın ortasında dikdörtgen panoda da yer almaktadır. İç mekan tavanındaki pervazlarda çiçek desenleri bulunmaktadır. Kadınlar mahfilinde de aynı pervazlar kullanılmıştır. Alt pencereler dikdörtgen biçiminde ve demir parmaklıdır. Dışı sivri kemerli niÅŸlerle kuÅŸatılmıştır. Üst pencereler sivri kemerli, alçı ÅŸebekeli ve vitraylıdır. Çerçeveleri kalem iÅŸi bitki desenleriyle bezenmiÅŸtir. Duvarlarındaki Kütahya çinileri pencere üstlerine kadar yerleÅŸtirilmiÅŸtir. Nesih yazılı sureler ve ayetler mihrabın alınlığında yer almaktadır. Kelime-i Tevhid yazısını süsleme olarak mihrap bordürlerinde de görebiliriz. Boyalı mimber, kündekari tekniÄŸi ile yapılmıştır. Camdaki ahÅŸabın üzerindeki boyama nakışlar NakkaÅŸ Mustafa'ya aittir. Cami sol kıble köÅŸesinden Ogüst Tapınağı'na bitiÅŸiktir. Eskiden caminin sağında zaviye ve kısmen de mezarlık bulunmaktaydı. Bu mezarlığın önemli bir kısmı kaldırılmıştır ve Tacüddün Camii mezarlığına nakledilmiÅŸtir.

İBADULLAH CAMİİ:

Hacı DoÄŸan Mahallesi Sulu Han ve Çerkez sokaklarının kesiÅŸtiÄŸi köÅŸede bulunan eser 17. yüzyıl başında yapılmış olup member ve tavanda bulunan aşı boyalı nakışlar NakkaÅŸ Mustafa'ya mal edilmektedir. Boyuna uzanan dikdörtgen plandaki Camii'nin beden duvarları temel hizasına kadar blok kesme taÅŸtan, üst kısımlar kerpiçten yapılmıştır. Sadece kuzey cephenin bir kısmı tuÄŸladır. Arazinin meyilli oluÅŸu dolayısıyla batı cephe diÄŸer yanlara göre biraz daha yüksektir. Kerpiç beden duvarları aÄŸaç hatıllarla yatay hatlar halinde bölümlere ayrılmış ve kerpiç duvarlar takviye edilmiÅŸtir. Kuzey cephe diÄŸer cephelerden farklı olup aÄŸaç ayak Camiindeki gibi burada da 3 büyük kemer cepheyi süsler. Bugün kapalı bir son cemaat yeri haline getirilmiÅŸ olan kuzey cephenin orta kemeri yan kemerlerden daha küçüktür. Orta kısmdaki bir kapı ile mescide girilmektedir. beden duvarlarında mekanı aydınlatan pencereler iki sıra halinde olup batı cephede her iki sırada 4'er pencere vardır. Birinci sıra pencereler söveli ve sivri kemer alınlıklarıdır. ikinci sıra pencereler gene sivri kemerli fakat içleri alçı ÅŸebekelidir. Kuzey cephede son cemaat yeri kemeri üzerinde mahfile açılan pencereler gene sivri tuÄŸla kemerlidir. Kuzeybatı köÅŸede caminin son cemaat yeri ile esas ibadet mekanının birleÅŸtiÄŸi kısımda, beden duvarları üzerinde silindirik tuÄŸla gövdeli minare yükselir. taÅŸ kuÅŸaklarla bölümlere ayrılmış olan minare ilk yapıya ait deÄŸildir.Düz tavanlı son cemaat yerini takiben ikinci bir kapı ile geçilen esas ibadet mekanı, uzunca bir dikdörtgen olup, doÄŸu duvarının yarı yüksekliÄŸi açılarak yanına bir katı bir bölüm daha ilave edilmiÅŸ ve Camii'nin mekanı geniÅŸletilmiÅŸtir. Kalın bir kiriÅŸ ve beton direkle desteklenen doÄŸu duvarının açılmış olması Camii'nin esas karekterini bozmaktadır. Mekanın üzerini örten ahÅŸap tavan, mahfil kısmında daha eskidir. Mahfil tavanı ortasındaki altıgen göbeÄŸin kenar pervazları nakışlıdır. Dikdörtgen olan birinci sıra pencerenin üzerindeki ikinci sıra pencereli sivri kemerli ve alçı ÅŸebekelidir.Mihrap kıble duvarında tavana kadar yükselmekte ve mihrap niÅŸi üç bordürle çevrilmektedir. İç ve dış bordürlerde Kelime-i Tevhit yazıları birbiri ardı sıra devam etmekte, iki bordür arasında ise örgü motifleri ile süslü 3'lü bordür yer almaktadır. NiÅŸ 5 kenarlı ve köÅŸeleri sütuncelerle, niÅŸ köÅŸe dolguları geçmelerle süslenmiÅŸtir. Bütün kenarları dolaÅŸan ve mihrabı ortasından ikiye ayrılan ahÅŸap kuÅŸakta motifler arasında, kırmızı, sarı ve siyah renkli nakışlarla süslenmiÅŸ ve ortalarındaki kartuÅŸlar içinde ayetler yazılmıştır.AhÅŸap minberi zincirli camii minberinde olduÄŸu gibi aşı boyalı nakışlarla süslü iken üzerine sürülen vernik tabakası altında nakışlar görülmez hale gelmiÅŸtir. İbadullah Camii nakışlarında da Zincirli camii'nde olduÄŸu gibi karanfil, hatayi, rozet, gül, rumi ve yaprak motifleri iÅŸlenmiÅŸtir. Merdiven teÅŸkil edecek ÅŸekilde ortadaki çok köÅŸeli yıldız göbek etrafında teÅŸkil olunmuÅŸtur.

HALLACI MAHMUT MESCİDİ:

Ankara'nın merkezi iÅŸyeri Ulus'ta bulunmaktadır.Kitabesine göre H.(1545) tarihinde Abdullah Bin Ali tarafından yapılmış olan eserin üç yanına aykın yıllarda yapılmış olan ilavelerle bir cephe hariç, diÄŸer cepheler esas karekterini kaybetmiÅŸtir. 1295 H.(1878) de kurÅŸunları sökülmüÅŸ ve 1950-1955 de de tamir edilmiÅŸtir. Kare planda küçük bir mescit olarak yapılmış eserin beden duvarları tamamen moloz taÅŸtandır. taÅŸlar arası kırmızı bir harç ile derz yapılmış olan mescidin her duvarında sivri kemerli 2 ÅŸer pencere bulunmaktadır. Beden duvarlarının üzerinde mekanı örten kubbe dıştan sekizgen kasnaklı olmasına mukabil içten mukarnaslarla süslü köÅŸe tropmları üzerine oturmaktadır. Kasnak kısmında dışarı açılan tepe pencereleri alçı ÅŸebekeli ve renkli camdır. Kuzey cephede büyük niÅŸ içine alınmış olan giriÅŸ kapısı mermer söveli ve basık yay kemerlidir. Beden duvarları moloz taÅŸtan derzli olarak yapılmış olmasına mukabil giriÅŸ kapısının niÅŸi tuÄŸlalıdır. Kapı kemeri üzerindeki iki kitabeden üsttekinde mescidin mimarının adı ve inÅŸa tarihi alttakinde ise mescide yapılan tamirat belirtilmiÅŸtir. Mescidin kıble duvarındaki mihrap dikdörtgen niÅŸli ve mukarnaslıdır. NiÅŸ kenarları geçmelerle süslüdür. NiÅŸ köÅŸe dolguları yanyana ve içleri rozetli küçük sekizgenlerle süslüdür. İç mekan yakın yıllarda yapılmış renkli kalem iÅŸleri ile kaplanmıştır.

KARACABEY CAMİİ:

1444 yılında yapılan Bursa tipi (t) planlı caminin taç kapısı çok güzeldir, yanında kubbeli türbesi ve hamamönünde, çifte hamamı bulunur. Karacabey Mahallesi Samsun Sokakta bulunan ve büyük bir avlu içinde bulunan camii, Ankara'nın en deÄŸerli bir kaç eseri arasında yer almaktadır. 1484 tarihli vakfiyesine göre, Osmanlı Beylerinden Karacabey tarafından inÅŸa ettirilmiÅŸtir. 1310 H.(1894) yılında eski eserler ve 1965'de Vakıflar Genel MüdürlüÄŸünce onarılmış olan eseri yan mekanlı camilerden olup planı, kuzeyde beÅŸ bölümlü bir son cemaat yeri arasında gizlenmiÅŸ yan mekanlarla birlikte esas ibadet mekanı ters T planını meydana getirmektedir. Eserin bugün son ceamat yeri ve yan mekanları orjinal durumunu muhafaza etmekte, fakat güney kısmındaki esas ibadet mekanının uzantısı 1895 zelzelesinde yıkılmış ve 2.Abdülhamit zamanında onarılarak evvelce kubbeli olan esas ibadet mekanının üzeri ahÅŸap bir tavanla örtülmüÅŸ bulunmaktadır. Ancak bugünkü durumda, güney taraftaki esas ibadet mekanının beden duvarları iki yapıya ait temel duvarlarından daha içerde yapılmıştır.Boyuna dikdörtgen olan esas ibadet mekanı, evvelce iki bölüm halinde olup ortadan büyük bir kemerle ayrılmış ise de, bu gün ahÅŸap düz tavanlıdır. Kuzey kısmında son cemaat yerine bitiÅŸik olan yan mekanlar, birer kapı ile orta mekana açılmakta ve intikali Türk üçgenleri ile saÄŸlanan kubbe ile örtülü bulunmaktadır. Batı köÅŸedeki mekanın büyük kısmı yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Kuzey cepheyi tamamen kapatan son cemaat yeri beÅŸ bölümlü olup orta bölümün iki yanında dikdörtgen iki yanında dikdörtgen iki paye bulunur. Son cemaat yerinin iki yanı yan mekanların duvarları uzantısı ile ortadaki giriÅŸ kısmının iki yanında bulunan payeler arasında birer sütun ve bunlara istinat eden beÅŸ sivri kemer tuÄŸladan yapılmıştır. Sütunlar üzerinde Bizans yapılarından getirilmiÅŸ baÅŸlıklar kullanılmış ve bütün kemerler meÅŸe aÄŸacından dört köÅŸe yontulmuÅŸ gergi aÄŸaçları ile biribirina baÄŸlanmıştır

KARYAÄžDI TÜRBESİ:

KaryaÄŸdı Türbesi İtfaiye Meydanı'ndadır. KurÅŸunları dökülmüÅŸ, kubbesi yer yer çatlamış olan bu türbe birçok kez onarım görmüÅŸtür. Üzerinde Hicri 985 (Miladi 1577-78) tarihi yazılıdır. Bir dileÄŸi üzerine yazın kar yaÄŸdırdığı söylenen KaryaÄŸdı Hatun adına yaptırılmıştır. KaryaÄŸdı Hatun olarak anılan zat hakkında anlatılanlar ise ÅŸöyledir: Ankarada Åžimdiki opera meydanı adıyla anılan meydandaki KaryaÄŸdı Hatun türbesinde yatmakta olan kiÅŸi onbeÅŸinci yüzyılın ortalarında yaÅŸamış olan KaryaÄŸdı Hatun Adıyla anılan kiÅŸidir. Türbede birde kitabe var; "Ah! vaveylâ ki cellâd felek Hâke saldı bu güli nazikteri Cennetinden kabrine revzenler aç Rahmin ile bula daim ruÅŸeni Erdi hâtiften de anın tarihi Cilvegâhı ola cennet gülÅŸeni." Hikâye ÅŸöyle; Ankara'nın en güzel kızlarından biri al duvak takınıp gelin olmuÅŸ.Vardığı genç yağız yakışıklı bir Ankara efesi, kadir-kıymet bilir bir kiÅŸiymiÅŸ. Birbirlerini pek sevmiÅŸler, pek anlaÅŸmışlar. Gel zemen git zaman aradan vakitler geçmiÅŸ , gelin kızın al duvağı solmadan kaynata, kaynana baÅŸlamışlar tazenin yüzüne bakmaya... Bir torun istiyorlar, gelin gibi elâ gözlü, oÄŸul gibi çatık kaÅŸlı, koçyiÄŸit, nurtopu bir torun! Günün birinde evin yaÅŸlıları gelin kızın betine benzine bakmışlar da iÅŸi anlayıvermiÅŸler; Allah izni, pirler himmeti ile gelin hanım hamileymiÅŸ meÄŸer! Eh! aÅŸ ermek kadın töresinde haktır, helaldir, ayıplayanın başına tez gelir. Bizim gelinde aÅŸ eriyor diye kimse ayıplamaz. ayıplamaz ama yavrucak öyle bir ÅŸeye aÅŸ erer ki bulup buluÅŸturmak müÅŸkülün müÅŸkülü. Çünkü taze gelin, aÄŸustos ayında kar ister. Herkes yayla güneÅŸinde buram buram terlerken o, ortalığa yaÄŸan lapa lapa kar rüyaları görür.. Gecenin ortasında içini bir ateÅŸ basar dudakları suya hasret kalan bozkır toprağı gibi ÅŸahrem ÅŸahrem yarılır. Kızcağız kâh aÄŸlar sızıldanır, kâh utanır, susar. Ama onunla birlikte kocasıda yanar, yakılır, döner dönenir. Elinden gelen olsa esirgemeyecek, daÄŸları devirecek. Kar bu, yola bele dayanmaz ki... Gidip uzaklardan getire. O zaman Åžimdiki gibi kolaylıklarda yok , ne buz dolapları, nede insanı bir iklimden diÄŸerine götürecek uçaklar. Kadıncağız, gündüz hayalinde kar helvaları yiye yiye, gece düÅŸünde kardan adamlarla güreÅŸe boÄŸuÅŸa bebeÄŸini büyüte dursun, artık bir an gelmiÅŸ dayanamaz olmuÅŸ. Herkesin mışıl mışıl uykuya daldığı bir sırada bahçeye çıkıp hem aÄŸlamış hem istemiÅŸ: "Allahım demiÅŸ; Her ÅŸey senin elinde! Sen, ol deyince gökyüzünden karda yaÄŸar, nur da yaÄŸar! Ver Allahım! lâpa lâpa kar ver, avuç avuç kar yiyeyim, içimin ÅŸu bitmez yangını sönsün.Allahım! Allahım! Kar ver Allahım! " Bu an hacet kapılarının açık olduÄŸu mutlu bir anmıydı? Yoksa gelinin yanık sesi hacet kapılarını ardına mı dayadı, kim bilir?!. Bazı iÅŸler Allah ile kul arasında sırdır, ne olmuÅŸsa olmuÅŸ iÅŸte, lâpa lâpa kar yaÄŸmaya baÅŸlamış. Tam gelinin rüyasında gördüÄŸü gibi! Yerler bembeyaz olmuÅŸ "Kar geliyor, nur geliyor" diye sevinçden iki gözü iki çeÅŸme sel sel aÄŸlayan hatun, avuçlarını açar ığıl ığıl inen karları ÅŸahrem ÅŸahrem dudaklarına götürürmüÅŸ. Kar yaÄŸmış, gelin yemiÅŸ, ta... gün aÄŸarıncaya kadar. Ertesi sabah Ankara'yı bembeyaz karlar içinde görenler büyük bir ÅŸaÅŸkınlığa uÄŸramışlar ama , Allah'a sözünü geçiren gelinin hikâyesi de çabucak ortalığa yayılıvermiÅŸ. Hikâyesi diyoruz çünkü gelinimiz hastadır. YediÄŸi kar ona dokunmuÅŸ, yataÄŸa düÅŸmüÅŸtür. Kaynanası, kenarı pullu duvağı torununun beÅŸiÄŸine örtmeyi arzuluyordu ama gelinin tabutuna örtmek nasipmiÅŸ. Türbedar nine; - "Türbenin üstüne her gece , cümlenin derin uykulara vardığı saatlerde bir ÅŸey yaÄŸar; karmı yaÄŸar , nurmu yaÄŸar bilmem artık, yere düÅŸmeden kaybolur gider" diye ekler.

KURŞUNLU CAMİİ:

Anafartalar Caddesi ile KurÅŸunlu Sokağın başında yer alan KurÅŸunlu camii'nin kim tarafından yapıldığı bilinmektedir. Fakat 15.Yüzyıl Osmanlı Mimarisinde sık sık görülen tek kubbeli mescitler tipinde yapılmış olan eserin, kubbesi evvelce kurÅŸunla kaplı olduÄŸundan bu ismi almıştır. Kuzey kısmındaki son cemaat yeri ile birlikte planı dikdörtgen teÅŸkil eden eser, Anafartalar caddesinin doÄŸusunda meyilli bir arazi üzerinde kurulmuÅŸ olduÄŸundan fevkanidir. Kesme blok taÅŸlardan meydana gelmiÅŸ temel platformunun üzerinde camii duvarları moloz taÅŸlardan yapılmış ve tuÄŸla hatıllarla takviye edilmiÅŸtir.Kuzey cephede üzeri öne doÄŸru meyilli bir çatı ile örtülü olan cemaat yerinin ön tarafı sonradan kapatılmıştır. Mescidin beden duvarlarındaki teknik ve iÅŸçiliÄŸinden de farklı olan kuzey cephe eserin esas karakterini bozmaktadır.İbadet mekanını teÅŸkil eden tek kubbeli kısmın beden duvarları üzerinde, her kenarda 2 ÅŸer adet sivri tuÄŸla kemerli niÅŸler içine alınmış taÅŸ söveli pencereleri bulunmaktadır. Son cemaat yeri, ibadet mekanının beden duvarları ile birleÅŸtiÄŸi yerde, saçak hizasına kadar yükselen minare kaidesi bedenduvarlarından 5 kenarlı çıkıntı teÅŸkil etmekte, Pabuç kısmına geçerken dar bir silme ile nihayetlenmektedir. Baklavalarla pabuçlar silindirik tuÄŸla gövdeye geçilmektedir. Mescidin esas yapısına göre çok yüksek ve nisbetsiz olan bugünkü minaresinin 1920 yılında fırtınadan yıkıldığı ve yeniden yapıldığı bilinmektedir. hakikat halde gövde ve ÅŸerefedeki farklı malzemeden de anlaşılacağı üzere minarenin bir tamir geçirmiÅŸ olduÄŸu muhakkaktır. Bu tamir esnasında eserin sanat deÄŸeri düÅŸünülmeden ve proporsiyonları nazara alınmadan minarenin çok yüksek yapılmış olduÄŸu ortaya çıkmıştadır. Åžerefe altı kirpisi yarım silindirik ve ÅŸerefe korkulukları gene tuÄŸladır.Derzli iÅŸlenmiÅŸ moloz taÅŸtan beden duvarları kirpi saçaklarla yerini, beden duvarlarından biraza daha içerden baÅŸlayan sekizgen kasnaÄŸa terkeder. 60-70 cm. yüksekliÄŸindeki kasnağın DoÄŸu-Batı-Kuzey-Güney kenarlarının ortasında birer adet alçı ÅŸebekeli penceresi vardır. Gene bir sıra kirpiyi takiben sekizgen kasnağın üzerinde hafif yayvan kubbe üzerini örter.Dış yapısı ile mütenasip olan iç mekanda organları, tam bir vuzuh içinde bulunan mescidin bugün kapalı olan son cemaat yerine açılan sivri kemerli büyük bir niÅŸ içine alınmış taÅŸ söveli ve basık yay kemerli giriÅŸ kapısının kemer üzengilerine zarif mukarnaslar iÅŸlenmiÅŸtir. İçte kare mekandan sekizgen kubbe kasnağına tromplarla geçilmekte ve kubbe eteÄŸinde bütün kasnağı birbirleri ile üst kenarlarında birleÅŸen baklavalardan bir kuÅŸak çevirmektedir. Dört kenarda pencere ÅŸeklinde niÅŸler yapılarak, kubbe kasnağında tam bir armoni saÄŸlanmıştır.Kıble duvarı ortasında yer alan mihrabı ayrı güzelliÄŸe sahip olan mescidin minberi sonradan ilave edilmiÅŸtir. Üç kenarlı mihrap niÅŸinin kenarları düÅŸey durumda dikdörtgen panolar ÅŸeklinde tanzim edilmiÅŸ ve içleri geometrik geçmelerle süslenmiÅŸtir. NiÅŸin iki köÅŸesini iki sütunce süsler. Mihrap niÅŸinin üzeri 6 kademe halinde mukarnaslarla daralır. NiÅŸ içindeki dikdörtgen panoların bittiÄŸi ve mukarnasların baÅŸladığı yerde Kelime-i tevhit yazılı bir kuÅŸak dolaşır. KöÅŸe dolguları çok alçak kabartma olup alçıdan yapılmış beÅŸgen ve yıldız motifleri ile süslenmiÅŸtir.

RESUL CAMİİ:

LEBLEBİCİOĞLU CAMİİ:

Denizciler Caddesinde bulunan Camii, Ankara Müftüsü Kantarzade Mustafa Bey ve oÄŸulları tarafından 125 H. (1713) tarihinde yaptırılmıştır.Büyük bir dikdörtgen teÅŸkil eden planı, temelden itibaren kalın kerpiç duvarlardan meydana gelmiÅŸtir. Sadece Kuzey cephesinde bugün kapalı olan LeblebicioÄŸlu camii'nin geçirmiÅŸ olduÄŸu tamirlerle eski durumuna ait hususiyetleri tamamen yok olmuÅŸtur. AhÅŸap tavanı ince çıtalarla kare bölümlere ayrılmıştır. Camii'nin kuzey cephesinde bugün kapalı olan cemzet yerinin evvelce iki sütunlu ve 3 kemerli olduÄŸu anlaşılmaktadır. Mihrabı, mekanın çok yüksek olmasına raÄŸmen tavana kadar devam etmekte olup niÅŸ etrafında en dışta Kelime-i tevhit yazısı ve onun içinde örgülü ve en içte Ayet-el Kürsi yazılı içiçe üç bordür ile çevrilmiÅŸ bulunmaktadır.
KİTABESİ:
Ol cenabı Mufti Akara Seyyit Mustafa, yani Kantar Zade efendinin al merd hüda Cümle evkatı salah üzre etmiÅŸ idi güzan,kariyü'l Kur'an idi al zatı ekrem daim.Çiin iÅŸitti ircil emrini hafiften o pir Cani dil birle edüp ol emri hakka iktida Edicek oÄŸullarına tavsiye-i hayrile Yaptılar bu camii belayı onlar biyriye. Ya ilahi fahri alem hürmetine kıl kabul Ecri ezafiyle me'cur eyle fi yevmil ceza.İşbu hayri vaki eyle defteri lef ile Sayeban et fevkına mahserde evnanı huda.Hem kim okur ruhuna bir fatiha ihlası ile Anı'da Cennette yarap eyle can-ı enbiya. Hıziya kıldım dua bir le onun tarihin İş bu camile be ola firdevsi can Mustafa 1125 Hicri (1713)

MUSAFİR FAKİH MESCİDİ:

14. yüzyılda yapılan Kale içindeki AltiÅŸi Sokağındadır. Dikdörtgen planda çok basit ve küçük bir yapıdır. Kerpiç duvarlı ve ahÅŸap tavanlı mescidin kıble duvarında mihrabın iki yanında iki alçı ÅŸebekeli penceresi bulunmaktadır. Alçıdan yapılmış mihrabın üç kenarını Kelime-i Tevhit yazılı bir bordür çevirmektedir. Mihrabın üzerinde Ayet-el Kürsi yazılmış bir kitabe yer alır. Mihrabın en üst kenarı Akantus yaprakları ile nihayetlenmektedir. Mescidin minaresi ahÅŸaptır. Son cemaat yerinin önündeki mezarın mescide ismini veren Misafir Fakih'e ait olduÄŸu sanılmaktadır. Mabedin duvarı minarenin son cemaat yerinin solundadır.

AkbaÅŸ Mahallesi Arslanhane ve İnegöl Sokaklarının kesiÅŸtiÄŸi yerde bulunan iki ÅŸerefeli Camii, yaptıranın ismine İzafeten Resul Efendi Camii olarakta tanınmaktadır. 1085 Hicri (1674) tarihli olan eser meyilli bir arazi üzerinde fevkani ve boyuna dikdörtgen planda kerpiç duvarlı olarak yapılmıştır. DoÄŸu kenarına bitiÅŸik minaresi 2 ÅŸerefeli olarak yapılmış olduÄŸundan 2 ÅŸerefeli Camii ismini almıştır. Eserin planı aslında muntazam bir dikdörtgen deÄŸildir. DoÄŸu kenarda beden duvarları kuzey köÅŸeye doÄŸru hafif dalarak Camii'nin planı 5 höÅŸeli hale gelmiÅŸ ise de bu durum pek fark edilmez. Arazinin çok meyilli oluÅŸu Camii'nin altınta birde bodrum katı konmasına ve Kuzey cephede duvarların daha yüksek yapılmasına sebep olmuÅŸtur. Beden duvarlarının üzerindeki kiremitli çatı çift kırmalı ve tavan ahÅŸap olup duvarlar aÄŸaç hatıllarla takviye edilmiÅŸtir. DoÄŸu kenarda beden duvarlarından çıkıntı teÅŸkil eden minarenin Kare Kaidesi kesme taÅŸtandır. Pabuç kısmından itibaren tuÄŸladan silindirik gövde üzerinde iki ÅŸerefesi bulunmaktadır.Güney cepheye göre daha dar olan Kuzey cephede, beden duvarlarına dahil edilmiÅŸ kapalı bir son cemaat mahalli bulunmakta, ikinci bir kapı ile esas ibadet mekanını örten tavan içine çıtalarla kare bölümlere ayrılmış olup tavanın ortasında geçme motiflerle süslü sekizgen göbek yer alır.Cami'nin beden duvarlarında 2 sıra halinde pencereler açılmış olup bunlardan alt sıradakiler üsttekilere göre daha, dikdörtgen ve kenar pervazları aşıboyalı nakışkarla süslüdür. Kıble duvarının ortasındaki mihrabı Ankara Camilerinin hemen hepsinde alçı kaplamalı ve tavana kadar yükselmektedir. Kıble duvarının 1/3'ünü kaplayan mihrap, beden duvarlarından hafif çıkıntı teÅŸkil eder. BeÅŸ kenarlı mihrap niÅŸinin etrafı en dışta Kelime-i tevhit yazılı, bunun içinde birinci bordürden daha geniÅŸ ve birbirine geçmiÅŸ dairelerle süslü üçüncü bir bordürle çevrilmiÅŸtir. NiÅŸ içindeki her kenar dar ve uzun dikdörtgen panolar meydana getirmekte, üst kısım kademeli mukarnaslarla sivrilerek nihayetlenmektedir. NiÅŸ üzerindeki köÅŸe dolguları ise gene birbirine geçmiÅŸ dairelerle süslenmiÅŸtir. Bordürlerin içinde ve mihrap niÅŸinin üzerinde köÅŸe dolguları ise gene birbirine geçmiÅŸ dairelerle süslenmiÅŸtir.Bordürlerin içinde ve mihrap niÅŸinin üzerinde ayet yazılı iki kitabe yer alır. Batı cephede pencere ve dolapların pervazlarındaki aşı boyalı nakışlar 17.yüzyıl karekterini taşımaktadır.Kuzey cephede bulunan giriÅŸ kapısının üzerindeki kitabede 1085 Hicri tarihi okunur.camii'nin mahfil tavanı, pencere, dolap pervazlarındaki nakışlarda kırmızı, siyah, sarı ve yeÅŸil renklerde kıvrık dal ve yapraklar arasında gül, karanfil motifleri iÅŸlenmiÅŸtir. Minberi de diÄŸer kısımlar gibi eski olmasına raÄŸmen yaÄŸlı boya ile boyanmış olduÄŸundan esas güzelliÄŸini kaybetmiÅŸtir. Merdiven altı üçgen panosu geçmeler halinde yapılmış ve diÄŸer ahÅŸap organlarda gibi aşı boyalı nakışlarla süslenmiÅŸ fakat boyanmış olduÄŸunda motiflerle bozulmuÅŸtur. Müezzin kürsüsünün üzerinde gamalı bir haç oyulmuÅŸtur.

© 2022 Designed by Koray ULGAY

bottom of page